Yeni sezon demek, yeni fikirler ve yeni yazılar demek.
Geçtiğimiz bahar aylarında bahsettiğim ‘Dekoblogosfer‘ oluşumu kapsamında, blog ve sosyal medya dünyasından tanınan kişilerin evlerine konuk olma fikrini nihayet hayata geçirme fırsatı buldum.
Bu köşede sizlerle, internet dünyasından tanıdığımız simaların, o çok merak ettiğimiz evlerine hep birlikte konuk olup, ‘dekorasyon hikayelerini’ kendi ağızlarından dinleyeceğiz.
İlk ‘Ev Çekimimizi’ kendi adından izler taşıyan ‘Semayea‘ markasının kurucusu ve sahibi, tasarımcı Sema Özdemir’in zevkle döşediği, aşamalarını samimiyetle anlattığı evine yapıyoruz.
Gelin en ince detayına kadar emek harcanmış evini Sema Hanım’ın ağzından dinleyelim.
– Merhaba dekoblog.com okuyucuları. Dekorasyonunu eşimle birlikte ortak beğenilerimizle yaptığımız evimize hoş geldiniz.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, eşimle ben, genellikle koyu tonlardan hoşlanıyoruz. Hazırladığımız temanın da buna uygun olmasını amaçladık. Fakat bu renkleri kullanırken de, aynı zamanda karanlık bir ev elde etmemeye çok özen gösterdik.
Renk kombinasyonuna antrasit ve koyu gri haricinde, başka iddialı bir ana renk katmadığımız takdirde donuk bir görüntü elde etmiş olacaktık ki bunu hiç istemiyorduk. Bu sebeple salonun en büyük parçası büyük modern chester koltuğumuzun rengini, yine en sevdiğimiz renklerden- canlı bir mor tonu olan patlıcan morundan tercih ettik.
36. katta oturduğumuzdan ve salonumuzdaki adalar manzarasının kapanmaması açısından da, cam önünde çok beğendiğim bu metal ayaklı pufu kullanmak istedik. Yine ferah bir görüntü elde etmek için de, aynalı sehpa arayışına girdik. Bereketi simgeleyen sekizgen seklinde olan orta sehpamız, hem kullanışlı hem de az yer kaplıyor.
Yapımı için 1,5 ay beklediğimiz yemek masamızda, TV ünitemizin mermer olması sebebiyle (çok boğucu olmaması adına) yine mermer kullanamadık. Son dönemlerde çok popüler olan ham- işlenmemiş ağaç tablaları araştırdık. Sofra tasarımında masa örtüsü kullanımını çok sevmediğim için, ham ahşabın temizliğe elverişli olmadığını düşündük. Aylarca süren araştırmalarımız sonucu fosil ürünler dikkatimizi çekti. Fosil ürünler, yıllarca fosilleşen ağaçlardan yapılmış olduklarından, gözeneklerini kaybedip bir nevi taşlaşıyorlar. Mermer dokusunda ama ahşap görüntüsünde oluyorlar. Yine uzun araştırmalarımız sonucu internetten Heves Hanıma (HvsTasarım) rastladık. Hazırladığı çelik ayaklı ve fosil tablalı yemek masamızı rahatlıkla, severek kullanıyoruz.
Halılarımız el yapımı vintage halılar… Tüyleri çok kısa, temizliği çok kolay. Koltuğumuzdaki mor renkle kontrast oluşturması için de, tercihimiz hardal sarısından yana oldu.
Gelelim detaylara… Detayların bir evi kişiselleştirdiğini düşünüyorum her zaman. Amerika’dan aldığımız el boyaması mavi şişemiz, Chanel ve YSL koleksiyon kitapları, bergamot aromalı Jo Malone mumları, İstanbul’dan sonra bulunmaktan en hoşlandığımız yer –New York silüeti , eşimin bir anısının olduğu klarneti, mottomuz olan ‘believe‘ aksesuarımız…
Eşimle birlikte siyah ve beyaz renklerini hayatın her alanında kullanmayı çok seviyoruz ve yatak odamızın dekorasyonunda siyah rengini vurgulayıcı detaylar seçmeye özen gösterdik. Şık durduğunu düşündüğümüz için kalabalık bir yastık grubu kullanmak istedik. Komodinler takım olduğu için, üzerindeki aksesuarların farklı olmasını istedik.
Makyaj masasını da ayna yaptırdık. Ayna aslında kullanımı gerçekten zor bir materyal . Fakat görseli iyi olan bir çok şeyin kullanımı meşakkatli olmuyor mu zaten?
( Semayea ev dekorasyon, semayea röportaj, sema sesli röportaj, semayea, semayea dekorasyon, semayea ev turu, dekoblogosfer, dekoblog röportaj, dekorasyon blogu, dekorasyon blogları, ev dekorasyon blogu, ev dekorasyon, ev çekimi, ev çekimi semayea, marka dekorasyon blog )